14 Ekim 2012 Pazar

Cilde Buz Uygulaması..


Merhaba...
Bugün size banyo sonrası veya cildinizi temizledikten sonra uygulayacagınız ufak bir buz tüyosu vermek istiyorum..

Bildiğiniz gibi karalahana, vitamin deposu olan bir bitkidir.Ben karadenizli olarak yemeğini veya dolmasını yapmak üzere alıp haşladığım lahanaın suyunun bir kısmını soğumaya bıraktıktan sonra buz kalıplarının içine doldurup buzluğa koyarım..
Hemen hemen her akşam yüzümü temizledikten sonra iki adet donmuş buzu alıp yüzümde gezdiriyorum. Sıcak su ardından tekrar buz ve birkaç kez soklama yapıyorum.. Bu hem cildimi canlandırıp, hemde vitamin vermiş oluyorum..
Ayrıca bildiğimiz sodayı da aynı şekilde buz kalıplarına koyup da uygulayabilirsiniz..
Benden söylemesi :)))))
Hoşçakalın, güzel kalın :)







12 Ekim 2012 Cuma

Ballı Cilt Maskesi

Merhabalar...
Bloguma baktım da güzellik sırlarına daha çok ilgi ve sorular olduğundan kendi uyguladığım maskelere ara ara yer vermeye çalışacağım..
Cildi canlandırmak, pırıl pırıl bir görünüme sahip olmak için,
1 Tatlı kaşığı balın içine, 4 damla limon suyu, 5 damla hakiki zeytinyağını iyice  karıştırıp,btemizlemiş olduğunuz cildinize, göz çevreniz hariç tüm yüzünüze sürün ve 20 dakika bekletin. İyice kuruduktan sonra,
yüzünüzden ovalayarak çıkartın..
Ovalama işlemi yüzünüze hem masaj yapıp hemde yüz kaslarınızı harekete geçirecektir..
Ondan sonra ılık suyla yıkayıp, nemlendiricinizi boynunuz da dahil uygulayın.. Bu işlemleri ve maskeyi akşam yaparsanız,cilt kendini bu saatlerde yenilediği için daha etkili olacaktır..
Haftada en az iki sefer uygulamanızı tavsiye ederim..

Hoşçakalın.
Güzel Kalın..



10 Ekim 2012 Çarşamba

KURU CİLTLER İÇİN KREM YAPIMI


Cildiniz anormal kuru ise, gün içince sık sık kuruluk hissediyorsanız harika ve benim uzun yıllardır kullandığım ev yapımı kremimi sizlerle paylaşmak istiyorum..

Eczaneden alacağınız 2 adet bepanten kremin içine, aktardan alacağınız havuç, kayısı, buğday ve portakal yağları (yağların görsellerdeki marka olması şart değil), yine eczaneden alacağınız evigen ampulle, aşağıda yazacağım ölçülerdeki karışımı hazırlayıp, sabah , akşam boynunuz da dahil olmak üzere süreceğiniz bu krem gerçekten çok iyi.



Her türlü nemlendiriciyi denediysem de hiçbirinden fayda bulamadım, taa ki bunu kullanana kadar.. Çevremde ne kadar insan varsa cildimin ışıl ışıl olduğunu ve ne kullandığımı sorarlar.. Bırakın pırıltısını ben cildimi müthis nemlendirdiğini ve kuruluk hissetmediğimi biliyorum..
Dediğim gibi evde ayarlayacağınız boş bir cam kaseye 2 kutu bepanteni sıkın.. İçine
yarım şişe havuç yağı, yarım şişe buğday yağı, yarım şişe kayısı yağı, 8 damla portakal yağı ve 1 adet evigen ampulu kırıp tüm bunları karıştırın..
Hepsi bu.. Kreminiz sürmeye hazırrr ( şişeler zaten aynı boy)..
Lütfen bu tarifi deneyin, yabana atmayın..

 Bepanten kremin hücre yenilemesinde rolu çok büyük.
Eskiden reçetelere yazılırdı, şimdilerde kozmetiğe girdiği için yazılmıyor..

Bu yağlarında ayrı ayrı özellikleri olduğundan, hepsi bir arada mükemmel bir nemlendirici oluyor.. Diğer kalan malzemelerle ikinci kremi yapabilirsiniz..
Israrla LÜTFEN DENEYİN diyorum..
Kuruluktan kurtulup, ilerki yıllarda kırışıklıklarınızda gerileme olduğunu ve en önemlisi geç cizgilenmeyi göreceksiniz :)))
Hoşçakalın, güzel kalın ve ışıl ışıl parlayın..
SEVGİLER .....

GELİN MAKYAJI NASIL OLMALI..


Hepimizin çocukluğumuzdan bu yana gelin olma hayali vardır ve o gün için çok şey bekleriz.. Hayatımızda ilk defe giyeceğimiz gelinlik, saç, makyaj ve tüm detayları oldukça fazla abartıp, o gün gelince de mucize bekleriz..
Bir sürprizle karşılaşmamak için önceden deneme makyajı yaptırmakta fayda vardır.. Yapılan makyaj tabiki detaylı olmamalıdır. Önceden makyajın tarzı, renkleri vb gibi şeyler konuşulup kişinin yüz tipine oturtmak amaçlı uygulanır..
Evet gelin makyajı, benim gözümle sade olmalı ve o beyazlığın içinde duru bir yüz taşınmalıdır.. Zaten makyaj boyanmak değildir. Belki bir parçayı öne çıkarmak, hataları kapatmak ve güzel tarafları vurgulamaktır..
Gelin makyajı da sade olmalı  ve bakıldığı zaman derin bir güzellik, hoş bir görünüm içinde olmalıdır..Bu değildir ki iki fırça darbesi,  allıkla bu iş bitecek..
Tabiki değil, öncelikle fondöten rengi cilt tonuna göre çok iyi ayarlanmalıdır. Çünkü gelinlik dekolteli olduğu için, karşıdan bakıldığında maske gibi durmamalı ve kesinlikle boyun atlanmamalıdır.. Gerekirse açık yerlere ışıltılı, aynı tonlarda pudra geçilmelidir..
Far seçimi pembeler, kahve tonları ve hafif fümeler, tercihe göre kullanılmalıdır..
Şimdilerde moda olan takma kirpik gözleri çekmek amacıyla kullanılıp, makyajı güzel göstermek için tercih edilebilir.. Bütün halindeki takma kirpikler değil de, tek tek olanlar kullanılırsa doğallık açısından daha iyi seçenek olabilir..
Yanaklara sürülen allık da kullanılan farın tonlarında uygulanırsa bütünlük adına daha hoş bir görüntü sağlanabilir.. Ruj seçimi asla koyu tercih edilmemeli, ten rengi tonlarında kullanılmalıdır..
Kaşlarda boşluk varsa doldurmak amacıyla üstünden far veya kaş kalemiyle geçmekte fayda vardır..Tercihe göre gözlere çok hafif olmak şartıyla simler, makyajı tamamlamak için kullanılabilir..

Hoşçakalın, Güzel Kalın :)



7 Ekim 2012 Pazar

Fondöten Uygulama Teknikleri...

Merhabalar...
EEE artık makyaj bilgilerine başlayalım diyorum..

Öncelikle fondöten nasıl sürülür? Sanırım hepimizin doğru bildiğini sanıp, yanlış yaptığınız sey, fondöteni ilk önce sürmeniz.. En doğrusu göz makyajı bittikten sonra sürülmesi.

Neden derseniz, fondöteni sürdükten sonra yapılan göz makyajı sırasında kullandığınız far tozları ister istemez göz altlarına dökülüyor.. Ayrıca elleriniz yüzünüzde gezdikçe parmak izleriniz fondötenin üzerine leke yapiyor.. Fondöten sürerken fırça kullanmanız dağılımın  iyi olacağından daha sağlıklı.
Fondöten seçiminiz teninize uygun olmalı ve bakıldığında maske gibi durmamalı ve boyun atlanmamalı. Yüzün konumuna göre gölgelendirme yapmak isterseniz, köşeli yüzlerdeki köşeleri fondöteninizden bir iki ton koyu fondöten veya pudrayla hafif kapatabilirsiniz..

Aklınıza şunu getirin!
Kıyafette nasıl ki koyu renkler bizi kapatıp kamufle ediyor, açık seyler ortaya çıkarıp vurguluyorsa makyajda da öyle olduğunu aklınızdan çıkarmayın.. İri  ve uzun burunlarda gölgeleme, yanlara ve burun ucuna koyu, burnun orta uzunluğuna, burnun başlangıç yerinden uç kısmına gelmeden bitirip (açık farda olabilir) aydınlık kullanmak gerekir..
Çene köşelerine koyu, gözaltlarına aydınlık fondöten veya beyaz far kullanmalısınız. Yalnız aşırı olmamak kaydıyla. Hatta biraz geniş alana yayarsanız gözler daha güzel vurgulanır.. Eğer alnınız genişse yine koyu fondöten veya farla saç dibinizden itibaren istediğiniz ölçüde daraltabilirsiniz..

Evet işin bu püf noktasından sonra önemli olan göz makyajı.. Makyaj demek zaten göz demek bence gerisi zaten herhalükarda olur..
Şimdilik bu kadar diyelim, bundan sonraki paylaşımım göz makyajları olacak...

Görüşmek üzere..

HOŞCAKALIN, GÜZEL KALIN...


3 Ekim 2012 Çarşamba

FERZAN ÖZPETEK HAMAM FİLMİ..

 Beni bu piyasayla tanıştıran makyöz arkadaş bu sefer HAMAM filmine yolladı beni. Görüşmeye gittiğimde festivalden, ödülden bahsedildiğinde kısacası korktum ve acemi olduğumu söyledim. Önemli olmadığını, İtalyan makyöz olacağını ve benim asistanlık yapacağımı söyleyip, başlama tarihinde, ilk gün, Pera Palas Oteli' ne gelmem söylendi.
Elimde küçük çantam, ufak tefek malzemelerimle otelin kapısından içeri girdim.. Herkesin İtalyan olduğu sette, bir tercüman ve bizim oyuncuların olduğu ekip, set hazırlıklarıyla koşuşturuyordu. İtalyan ekibinde çalışan gençler uzun saçlı, dövmeli deri eldivenli, tim gibi çocuklardı.
Şaşkınlıkla onları seyrederken, kim olduğumu sorup beni makyaj odasına götürüp İtalyan makyözle tanıştırdılar.. Odaya girdiğimde, şaşkınlığım odadaki malzemeleri görünce bir o kadar daha arttı. Ben diyeyim 10, siz deyin 20 koli, sıfır, açılmamış, içlerinde Chanel, Dior ve bildiğimiz en ünlü makyaj malzemeleriyle dolu bir sürü şey vardı.. Bir kolilere, bir benim çantaya baktım, dedim "kızım sen ufak ufak kaç git burdan" Tam kalkıyorken gene kendi kendime '' nereye gidiyorsun ? yok kaçmak senin çalışmaya ihtiyacın var, 2 çocuk, ev kira, faturalar :(( usulca kolilelere bakıp,bu  kadar malzemeden elbet bende kullanabilirdim. Ayrıca settekiler ışıklı kocaman makyaj aynasını benim için taşıyorlardı, bir de dillerini anlasaydım :)

İlk büyük işim işte böyle korku, şaşkınlık, panik içinde Taksim Pera Palas' ta başlamış oldu.. Sanki çekimler İstanbulda değil de, İtalyada çekiliyordu. Tercüman kıza değil birşey sormak yanına yaklaşılmıyordu yoğunluktan.Gitgide insanlara ısınmaya, kaynaşmaya başlamıştım. Sette durduğum zaman makyöz ter almam için beni itip, gitmem gereken yerlerde engelliyordu, acemi oldığumu anlamış bir de gülüyorlardı :( Neyse ben bizim oyuncuların makyajını yapıyordum ve sorun yoktu makyajdan yana..

Setteki bir anımda şöyle olmuştu.. Sanat yönetmenleri eski bir ev çekimi için günlerce Tepebaşındaki bir eve yıllardır kullanılmamış bir hale getirmek için günlerce uğraştıktan sonra hazır hale getirip bizi çekim için bekliyorlardı. Servise binip evin önünde indik.. Işıkçılar seti hazırlamak için faliyete geçtiler. Hazırlık uzun süreceği için bende evi şöyle bir gezeyim dedim. Eski bir vitrinin içinde, yıllardır tozdan artık üstü görünmeyen resimler vardı ve ben yavaş yavaş yaklaşıp, tozları şöyle  bir üfleyip elime almış bakarken, üstüme doğru iki kişinin bir koşması vardı ki noluyor diye ödüm koptu, meğerse o tozları günlerce uğraşıp kendileri yapmışlar :) Ne bileyim bende bir anda hepsini silip süpürmüşüm :( Olan olmuştu ve yerin dibine girmiştim... Ama bu hatalar zamanla düzelip, üstüne üstlük makyözden İtalyaya gelip onun asistanlığımı yapmamı için teklifte bulundu, fakat erken gelen bu teklifi tabiki değerlendiremedim.. İşte şimdi geriye bakınca bende gülüyorum bu yaptıklarıma :)) Acemilik işte....

Şimdilik bu kadar..
Hoşçakalın..


Halil Ergün


İtalyan makyöz Gaya ve Başak Köklükaya

Gaya


İtalyan Oyuncu

İtalyan Oyuncu

2 Ekim 2012 Salı

YAŞADIĞIM STRES..

Efendiliği ile tanıdığınız Hakan Ural gerçekten de çok efendi ve inançlı bir sanatçı.. Yalnız cildi konusunda hassas bir o kadar da titiz bir insandı..
Kendisiyle Böyle mi Olacaktı dizisinde çalışmak nasip oldu.. Onunla ilgili anım şöyle gelişti..
Rol gereği alnına yara izi yapmam gerekiyordu. Her sahnede tekrarlanan plastik makyaj, yani yara izini yapmakta kullanılan yapıştırıcım bitmiş ve motor demeye az kalmıştı. Almaya zaman yoktu ve benim suçumdu. Ne yapabilirim düşüncesiyle panik yaşarken aklıma japon yapıştırıcısı geldi ve o an elimde sadece o vardı.. Makyaj için Hakan yanıma geldiğinde her şeyi göze alıp, seti bekletmemek adına ona göstermeden, yara izini yapmak için japon yapıştırıcıyla alnını yapıştırdım. Sonrasında gereken renklendirmeyi yaptıktan sonra çekim başladı.
Bu durumu gören arkadaşlarım ve ben panik içinde, artık kovulmayı göze alıp ne hesap vereceğimi düşünerek çekimin bitmesini bekledik.
O süre zarfında çekim bitene kadar bildiğim bütün duaları okuyarak hatim indirme aşamasına geldim. Benimle birlikte arkadaşlar sonucun ne olacağını merak ediyorduk. Daha sonra çekim bitti, Hakan makyajı temizlemem için yanıma gelince bir baktım ki yapıştırdığım yara izi kendiliğinden atmış. Derin bir of çekip temizleme sütüyle çaktırmadan kabuğu kaldırdım. Hiçbir şey olmamış gibi makyajı temizledim ve Hakan' ın bundan hiçbir zaman haberi olmadı.
Eğer denk gelir de bloğumu okursa burdan kendisine selam ederim :))
O gün seti kurtarmak adına göze aldığım riski sanırım hiçbir zaman unutamam.
Set maceraları devam edecek.

Sevgiyle kalın ;)


1 Ekim 2012 Pazartesi

Meslek hayatımın ilk adımları..

Lcc eğitimimi bitirip 6 ay evde oturduktan sonra, tanımadığım bir makyözün telefonla bir günlük iş teklif etmesi ile ilk set hayatım böylelikle başlamış oldu.

Gece çalan telefon ile Akm' nin önünde saat 8:00 de buluşma planı yapıldıktan sonra, bir günlük iş maratonum şöyle başladı:
O çevrenin tamamen yabancısı olduğumdan kendimi tanıtmak için, üzerinde deri ceket olan siyah uzun saçlı biri olduğumu söylerek anlaştık dün gece telefonda konuştuğum makyözle.

Sabah yola çıkmadan arayan kardeşim, Akm değil de Akmerkez dediğim konusunda kafamı karıştırdı.
Arayan makyözün telefonunu, ismini yani hiçbir şeyini bilmediğimden ne yapacağımı şaşırdım ve ben Akmerkeze gittim ve orada beklemeye başladım. Ne gelen var ne de giden. Demekki ben doğru anlamışım diye bindim taksiye Akm' ye gittim.. Orada da biraz bekledikten sonra, belki Akmerkez' dir diye tekrardan bindim taksiye ve oraya gittim.. Buluşma saati bir hayli geçti ve saat 10' da çarşı açıldı.. Orada çalışan komşumuzun kızı beni görüp hikayemi dinledikten sonra "inşallah buluşursunuz" temennisiyle içeri girdi.. O arada makyöz evi arayıp kızıma beni sormuş, kızımda Akmerkez' e gittiğimi söylemiş. Doğru yer Akm imiş.. Eğer evi ararsam adres vetelefon numarasını bırakmış. Yıl 1995 ve cep telefonları henüz Türkiye' ye gelmemişti.

Alacağim parayı taksiye yatırdıktan sonra, "bari yeni açılan çarşıyı gezeyim nasıl olsa iş kaçtı" deyip içeri girdim. Tesadüf o ki, komşumuzun kızı beni bir anlık başını kaldırdıktan sonra görüp arkamdan seslendi , adresi ve telefon numarasını bana verdi..
Nasıl eline geçmiş derseniz, kızım Akmerkez' e gideceğimi bildiği için orada çalısan kızın evini arıyor annesinden mağazanın numarasını alıyor, telefon açıp, dışarıya bakmasını, eğer ordaysam bana vermesini söylüyor. Kızcağız denileni yapmış fakat beni göremediği için verememiş.. Tesadüf ya ben oradan geçerken görüp bana ulaştırıyor..

Uzun lafın kısası çok üzüldüğüm ve ilk kazanacağım parayı ve ilk işimi , belkide piyasaya girme şansımı kaybetmenin hüznünü yaşarken, kısmet gene benimmiş ve ben o sete gittim.. Hayatımın, eşimin ölümünden sonraki, ilk parasını kazandım.. İsteyince ve kısmetse her şey oluyor :)))))

Aşağıda da setteki bir fotoğrafım var. Sonraki postlarda çalıştığım setlerde yaşadığım ilginç, komik anılarımı fotoğraflarla paylaşacağım.

Takibe devam ;)